Hani aralarında nedensellik ilişkisi olmadığı halde aynı anda ya da peş peşe gerçekleşen ve kişi için bir anlam ifade eden olayları anlatırken Jung’un kullandığı eşzamanlılık diye bir kavram var ya, hah işte, o kavram çok güzel. Bu yazının konusu, o anlamlı tesadüflerden biriyle ilgili.
Yakın zamanda, sosyal girişimcilik üzerine şahane bir eğitim aldım ve tamamladım. Sosyal girişimcilik, toplumsal sorunlara çözüm üretmek için iş dünyasının yöntem ve araçlarını kullanan bir yaklaşım. Eh, iş dünyasının da bir yerde bir işe yaraması lazım, değil mi… Neyse, kaynana gibi laf sokmayı bir kenara bırakıp anlamlı tesadüfü anlatayım. Ben eğitime devam ederken, Banu, BDK’yı Substack’e taşımış ve bir açılış yapmıştı bile. Doğrusu, dikkatim hiç de burada değildi. Nitekim Banu da benim adıma söz vermekten kaçınmıştı, haklı olarak. Derken eğitimin son modülünü de tamamladım. Sonra da ne zamandır yanaşmadığım okunmamış çocuk kitapları yığınının yanından geçerken bir kitabın kapağına takıldım. Sanki her gün öyle davranıyormuşum gibi, yığını devirip altında kalmamak için azami özen göstererek kitabı aldım ve oracıkta, ayaküstü okuyuverdim. Kitap, tam da sosyal girişimcilik derslerinde öğrendiğim gibi, sorunlara işbirliği yaparak, dayanışma ile çözüm üretmekten söz ediyordu. Bayram diil, seyran diil, aha da Jung enişte beni öptü, diye geçirdim içimden. Sonra da bu yazıyı yazmaya başladım…
Mariajo Ilustrajo tarafından yazılıp resimlenen “Sular Altında”, sıradan bir şehrin neredeyse sıradan bir yaz gününde başlıyor. Tamamı hayvanlardan oluşan sakinler, o sabah şehirlerini azıcık su basmış halde buluyorlar. Şehir sakinleri bu durumu pek dert etmiyor. Yaz gününde şehri su basmasını ferahlatıcı bile buluyorlar. Lastik çizmeler dolaplardan çıkıyor, okul hiç olmadığı kadar eğlenceli bir yere dönüşüyor, ıslak sanat moda oluyor… Bir yandan da su seviyesi yükselmeye devam ediyor. Küçük hayvanlar için yaşam giderek zorlaşırken, sel inkarcıları ve fırsatçılarla karşılaşıyoruz. Hikayenin ilk sahnesinden beri, altın rengi kuyruğuyla bir o yana bir bu yana koşturup herkesi uyarmaya, çözüm yolunu duyurmaya çalışan küçük dostumuzu bir türlü duymuyorlar… Ta ki su seviyesi zürafaların da boyunu aşıncaya kadar… O noktadan sonra gelişen dayanışma sayesinde su baskını sorununu hep birlikte çözüyorlar ve karşılarına çıkan yeni sorunlarla da aynı yöntemle baş ediyorlar.
İlk bakışta, hikaye, sorunlarla baş etmenin yolunun ancak ve ancak birlikte hareket etmek olduğunu vurguluyor. Bana göre, kitap boyunca hiç anılmamış olsa bile, asıl söz ettiği konu iklim krizinin yıkıcı etkileri. Eğer
takipçisiyseniz ve sabahları Ömer Madra’yı dinliyorsanız, kendinizi sokağa atıp bir yandan koşarken bir yandan soyunup, “HEPİMİZ ÖLECEEEZ!” diye bağırmak istiyor olabilirsiniz. Bu dürtünüze direnirseniz, Ömer Madra ve artık Apaçık Radyo olan @acikradyo programcılarının yıllardır inatla anlatmaya devam ettikleri her şeyin bir karşılığını bu kitapta bulabilirsiniz: Vurdumduymazlar, inkarcılar, fırsatçılar, önce batacak ada ülkeleri, eşitsizlikler, bizi bekleyen felaketler… Bunca korkunç şeyi okul öncesi çağındaki çocuklara nasıl anlatırsınız? İnterneti karıştırıp kitap hakkında yapılmış yorumlara baktım bir parça. Bazı okurlar kitabın yeterince güçlü bir mesaj vermediğini, sorunu ortaya koyup çözümü geçiştirdiğini yazmış. Alla tepenizden baksın inş, okul öncesi çocuklardan söz ediyoruz yahu! Ne yapsaydı Mariajo Ilustrajo, gerçeği olanca çıplaklığıyla sabi sübyanın omuzlarına mı yükleseydi? Ulu manitu çocukları bu gergin entellerden korusun! Oysa nitelikli bir çocuk kitabının temel özelliği (ve sosyal girişimciliğin ve dahi her nevi mücadelenin ana yakıtı) umut vermesidir. Bana göre bu kitap meseleyi yumuşacık ortaya koyuyor, çözümü gösteriyor ve aradan çekiliyor. Ha, çok çarpıcı bir hikaye mi? Hayır, değil, ama yeterli. Bir çocukla bu kitabı okuduktan sonra uzun uzun konuşacak malzemeniz olacak, emin olun. Ayrıca “Sular Altında”, asıl olarak görselliğiyle öne çıkıyor. Altın rengi kuyruğu olan dostumuz ve giderek yükselen suların mavisi dışında illüstrasyonlar beyaz üzerine gri tonlarından oluşuyor. Böylece hem giderek şiddetlenen felaketi hem de baştan beridir sesini duyurmak için uğraşıp duran dostumuzu kitap boyunca izleyebiliyoruz. Nuh Tufanı’na denk bir felaket yaşandığı halde, kitabın görsel dili ne bizi olaydan uzaklaştırıyor ne de içimizi karartıyor. Öte yandan bir şikayetim var: Bence daha iyi fontlar seçilebilirdi. Özellikle konuşma balonlarındaki fontu illüstrasyonların içinde okumak bana zor geldi, kendi başına okuyacak çocukları düşünemiyorum…İşte böyle sevgili Bir Dolap Kitap okurları, bunca zaman sonra Jung’un azizliği sayesinde sizinle ben de tekrar buluşmuş oldum. Sizi özlemişim:)
Sular Altında; Yazan ve Resimleyen: Mariajo Ilustrajo; Çeviren: Oğuzhan Aydın; RedhouseKidz
Okuduktan sonra dinledim ve çok keyifliydi
Bir Dolap Kitabı özlemiştik. Ne güzel yaptınız. Tam da "Hepimiz Ölüyozzzz"günlerinde Sular Altında'yla tanışmak ta tevafuk olsa gerek Jung Amcanın da ruhu şad olsun.